23 Haziran 2015 Salı

Göz

  Issız sokağında hızlı adımlarla evine doğru yürüyordu. Bir ara arkasına dönüp bakmak istedi ama cesaret edemedi. Nefes alış verişi gittikçe hızlanmış,asfaltın üstünde yürüyen ürkek bir canlı haline bürünmüştü. Elektrik direklerinin yamukluğu, bir kaçının çalışmaması, bazılarının yanıp yanıp tekrar sönmesi, yan sokakların ıssızlığı, nefes alışverişinin hızlanması, kontrol edemediği el kol hareketleri, aklından geçirdiği korku senaryoları, gittikçe incelen cesareti ve kırılan omurgasıydı gerçekliği...

  Yalnızlık onu boş sokaklarda, daha bir görünmez hale sokuyordu. Halbuki o kadar da yalnız değildi. Yerde toprağı kapatmış siyah bir asfalt, perdeler ile içerisi gizlenen salon,
mutfak ve odalar, kafasını yukarı kaldırdığında alabildiğine giden bir sonsuzluk, köşe başlarında ki çöp yığıntıları, duvarda ki yazılar ve resimler kendisine çok daha öncesinde aynı yerde farklı zamanlarda kimlerin oralarda olduğunu anımsatmayacak kadar suskundular. Zaten kendisi de bir korkaktı. Hep izlendiğini düşünmüş hep de birilerini örnek alıp izlemeyi amaç edinmişti. Acaba gerçekten orada mıydı? Bu kadar önemli olduğu hissini ona kim yüklemişti? Orada öldürülse yaşadığı hayatın eksikliği kendisi dışında kimin umurundaydı? O yüzden izliyorlardı kendilerini ve kendi kendilerini... Önem katıyorlardı kendi yaşantılarına... Güvence altına alıyorlardı et parçası vücutlarını ve kodlanmış beyinlerini...

  Sanki bir bokmuş gibi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder