3 Temmuz 2015 Cuma

İtler

  Yüksek sesle bağırıyor, elinde sopasıyla koşuyordu.

  -Dur! Dur ulan, it oğlu it!

  Peşinde kendisi gibi düşünen, kimine göre bir maşa, kimine göre vatanperver, kimine göre yokluğunda hırsızlığın ve ahlaksızlığın yol gezdiği, kimine göre beyinleri yıkanmış bir kitle hep beraber koşturuyorlardı... Bütün öfkelerini onu yakaladıkları zaman üstüne boşaltacaklardı. Kimine göre gariban, kimine göre yatakta başarısızdılar ve kimine göre adamın hası idiler. Koşuyorlardı. Kendisi gibi olmayan herkesi yok etmek için koşuyorlardı. İnandıklarını herkese dayatmak için koşuyorlardı. Hoşgörü gösterilmesini isteyenler için kayıt dışındaydılar. Tarihte bir kahramanları yoktu. İçlerinde neler olur neler biter bilenleri yoktu. Tacizci idiler,  satılık idiler, neler olmadılar ki?

  Sonunda kaçan insanı yakaladılar. Adam yere doğru kapaklandı.Sırtına, kafasına, karnına, beline defalarca vurdular, Suratından kanlar fışkırdı. Vurulan yerler kan kırmızısı koyuluğunu geçmiş morarmıştı. Kitle adamı orada bırakmış, hızlı adımlarla uzaklaşmıştı. Kadınlar ve erkekler ' cık, cık ' diyerek olayı büyük zevkle izlemiş, bir kaç yardımsever görünümlü tipte adama yardım etmişti. Olan olmuştu.

  Entellektüelimiz gazetesini almak için büfeye gitti. Aldıktan sonra ana sayfasına baktı. Her zaman ki gibi siyasi zırvalıkları ve satılan kadın bedenlerinin fotoğraflarını gördü. İkinci sayfayı çevirdi, "Taksim' de Linç" yazıyordu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder