17 Kasım 2015 Salı

Duraksama

 Ayak parmaklarıma bakıyordum. Yorganın kenarından çıkmış, bir ayak. Öylece ayak parmaklarımı oynatıyordum. Donmuş, sessiz bir şekilde sadece bakıyordum çünkü bir şey düşünsem, devamında öyle cümleler dökülecekti ki... Bir eleştiri makinesine dönüşeceğimden emindim. Tarihsel sebep sonuçlar çıkaracağımdan ve gelecek ile ilgili hayal kurup bol bol post kelimesini kullanacağımdan da emindim.

 Gelişmekten, yaratmaktan, farklı olmaktan, ezenden, ezilenden, algı yönetiminden, aşktan, intikamdan, ondan, bundan, şundan, sokaktan, tarihten, aileden, toplumdan, kurallardan, düşünürlerden ve birçok şeyden... Parmaklarıma bakmaya devam ediyordum. Bir insan kendi gerçekliğinden kaçmak için bütün bunları, kendisine ne güzelde maske yapabiliyordu.

 Gerçeği sürekli inkar eden ben miydim? Kendi gerçeğimden daha ne kadar kaçabilirdim? Baktığım, eleştirdiğim ve irdelediğim şeyler kendimden başka kim olabilirdi?

 Sorular peş peşe gelmeye devam ediyordu. Durdum. Döndüm. Sonra yatakta uyuya kaldım. İşte bütün hikaye bu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder